MEMLEKET VE MÜBADELE RESİMLERİ
Değerli Hemşerilerimiz, Sayın Mustafa Hatiplerin aşağıda kitabının sunum bölümünde önsöz olarak özetlediği Mübadeleyi sizlere iletiyoruz. Bu kitabı mutlaka okumalıyız.
Sizlere ayrıca göç ile ilgili O yıllarda The National Geographic Magazine dergisinde çıkan resimleride buradan sergileyeceğim ve gerek bu yazı ve gerekse bu resimler büyüklerimizin çektikleri çileleleri ve zorlukları en iyi şekilde anlatacaktır.Büyüklerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.Ruhları şad olsun.
Cengiz Kara
Sayın Mustafa Hatiplerin Selanik'ten Edirne'ye İnsan Ziyanlığı kitabının sunum bölümü.
İnsan ziyanlığı Rumeli insanının çok sık kullandığı bir deyimdir insan ziyanlığı Bizim yaşlılarımızın da zaman zaman diline dolanırdı bu sözcük. Muhaceretin olduğu, yoksulluğun olduğu, harplerin olduğu her yerde mutlaka ve mutlaka insan ziyanlığı oluyor diye dertlenirlerdi.
550 yıl üzerinde yaşadıkları toprakları ; Pılımızı pırtımızı, çulumuzu çaputumuzu , tasımızı tarağımızı topladık, yarın yola çıkıyoruz. Kedimizi, köpeğimizi, çiftimizi çubuğumuzu , bağımızı bahçemizi, evimizi barkımızı, mezarlardaki ölülerimizi ve şehitlerimizi buralarda bırakıp gidiyoruz. Aklımız ve gönlümüz hep buralarda kalacak.diyerek apansız terk eden insanların hikayesidir.
Günlerce süren zorlu kara yolculuğunun sonunda Selanik'e kalitratya'ya, Kavala'ya, Kandiye'ye gelen, buralarda üstelik limanda günlerce bekleyen, sonra da ya Gülcemal, ya Akdeniz, ya Reşit Paşa, ya Kızılırmak, ya Şam, ya Giresun, ya Ümit,ya Trabzon yada Gülnihal vapuruyla, Selanik'ten Tekfurdağı'na ; Kalikratya'dan İstanbul ve Mudanya'ya; Kavala'dan İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, İzmit, Tekfurdağı, Gelibolu, Bandırma ve Burhaniye'ye; Girit ve Kandiye'den Mersin, Silifke, Marmaris, Bodrum, Gökabad, Göllük, Ayvalık, Çanakkale ve Erdek'e giden ve yine oralarda da günlerce limanlarda bekleyen insanların öyküsüdür.
İhraç iskelelerinden kabul iskelelerine ve kabul iskelelerinden iskan mıntıkalarına,sevk edilen, iskan memurunun iki dudağından mütevellit ve son derece anlamsız bir aile bölünmesi, tarifi imkansız bir aile hasreti, kardeş hasreti yaşayan ve bu kahırla gencecik yaşta vefat eden insanların hikayesidir.
Son derece rahat ve bereketli bir hayat yaşadıkları ortamlarını apansız terk eden, yeni yurtlarında bilmedikleri ziraatla, olmayan alet ve edevatla ve ya olmayan ya da çok az olan topraklarda iki aileye bir çift öküzün verildiği bir bollukta uğraş veren insanların öyküsüdür.
Yeni geldikleri yurtlarında dil bilmedikleri için meramını hatta derdini anlatamayan ve bu sebeple toprağa camiye ve kendilerinin buluştuğu kıraathaneye sığınan insanların hikayesidir.
Ellerindeki mal beyanı listelerinin hiçbir anlam ifade etmediği gerçeğini gördükten sonra, beyan kağıtlarıyla birlikte hayallerini, ümitlerini, beklentilerini yakan insanların sessiz çığlığının hazin öyküsüdür.
Rumeli'de koca koca çiftlik bırakıp yeni yurtlarında otuz dönüm tarlaya muhtaç olanların, bin-binbeşyüz baş koyun bırakıp üçbeş keçiye muhtaç olanların öyküsüdür.
Evlat acısıyla, kardeş acısıyla yüreklerine inen ağrılarına bir araya geldiklerinde yanık memleket türküleri söyleyen insanların öyküsüdür.
Kafile-i Mazlumin'in ya da soluk ve zayıf çehreli dindaşların öyküsüdür.
Evet, Kafile-i Mazlumin. Bu tamlamanın kullanıldığı tarih,3 Arlık 1924 tür. Kullanıldığı yer ise İzmir'dir. Kullanılmasına neden olay ise Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalan ve adına Büyük Mübadele ya da nüfus değişimi ya da Türk- Yunan nüfus mübadelesi sözleşmesi ve Protokolü denilen anlaşmadır. Bu antlaşmaya göre, Türkiye'de İstanbul dışında kalan Rumlar, Yunanistan'da Batı Trakya dışında kalan Türkler karşılıklı ve zorunlu olarak değişime tabi tutulmuşlardır.
İşte mübadelenin yapılmasında uyulan kurallar bu antlaşma ile belirlenmiştir. Bu antlaşmayı zorunlu kılan şarlara çok kısa olarak göz atacak olursak;
1.dünya savaşı öncesinde ve sonrasında ortaya çıkan bir çok ulus devletinin, kendine mal etmeye çalıştığı topraklarımızda yaşayan Müslüman-Türkleri hedefteki düşman ilan ettiğini ve onları oralardan koparmak için çetecilik başta olmak üzere bir çok zulümler yaptığını görürüz. Keza aynı şekilde Anadolu ve Doğu Trakya'da da yıllar hatta asırlar boyu himaye ettiğimiz ve her türlü din, inanış, mezhep ve anlayışlarına musamahalı davrandığımız unsurların, işgalcilerle işbirliği içinde oldukları gerçeğini görürüz. Özellikle mübadelede bu işbirliği ve ihanetin, Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasıyla ortaya çıkan korku ve endişenin etkili olduğu gerçektir.
Bu endişeyle çok kısa bir zamanda bir milyonun üzerinde insan İstanbul ve liman kentlerimize oradan da Yunanistan'a geçmiştir.
Hal böyle olunca Yunanistan'da ortaya çıkan nüfus patlaması Türkiye'de ortaya çıkan nüfus boşluğu böyle bir mübadeleyi zorunlu kılmıştır. Zaten Mübadele antlaşması da bu değişimi zorunlu sıfatıyla yapmıştır.